Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar'ın sokak hayvanlarına yönelik yazısı, tarihimizde hayvanlara gösterilen hassasiyeti ve dünya genelindeki yasal düzenlemeleri vurgulayarak günümüzdeki sokak hayvanları sorununa çözüm önerileri sunmaktadır. Yazısında, insanlık tarihi boyunca hayvanlarla olan etkileşimin önemine değinen Birpınar, hayvanların doğal dengenin sağlanmasındaki rollerini ve insanlara sundukları faydaları hatırlatmaktadır.
Birpınar, Türk tarihinde hayvanlara gösterilen özenin birçok örneğini paylaşarak Osmanlı döneminde hayvan haklarına riayet eden düzenlemelerden bahsetmektedir. Hayvan hastaneleri ve bakım evleri gibi uygulamaların, diğer birçok toplumun hayvanlara yönelik vahşi tutumlarına karşın Osmanlı'nın ileri görüşlülüğünü gösterdiğini vurgular. Ayrıca, hayvanların sembolik önemini ve Osmanlı'nın hayvan hakları konusundaki hassasiyetini vurgulayan birçok örnek sunmaktadır.
{inAds}
Günümüzde, sokak hayvanlarına yönelik yasal düzenlemelerin ve STK'ların katkılarının yanı sıra, Emine Erdoğan'ın sıfır atık hareketi ve sokak hayvanlarını sahiplenme gibi girişimlerin önemine değinen Birpınar, sorunun çözümünün sadece yasal düzenlemelerle sınırlı kalmaması gerektiğini ifade etmektedir. Yerel yönetimlerin daha aktif rol alması, sahiplenme ve kısırlaştırma kampanyalarının yaygınlaştırılması gerektiğini belirtir.
Birpınar, mevcut sorunun insan faaliyetlerinden kaynaklandığını ve sorunun çözümünün de yine insan eliyle, sistematik ve insani yöntemlerle yapılması gerektiğini savunmaktadır. Sokak hayvanlarının topluca öldürülmesinin çözüm olmadığını, aksine biyolojik dengeyi bozabileceğini ve daha büyük sorunlara yol açabileceğini vurgulamaktadır. Bu nedenle, hızlı ve sistematik kısırlaştırma programları ile hayvanların yaşam hakkının korunması gerektiğini belirtir.
Sonuç olarak, Birpınar'ın yazısı, hayvanların doğanın ayrılmaz bir parçası olduğunu ve insanoğlunun sorumluluk alarak bu canlılarla uyum içinde yaşama yollarını bulması gerektiğini savunmaktadır. Bu bağlamda, toplu katliam yerine, insanlık tarihi boyunca hayvanlarla kurulan ilişkilerin ve Osmanlı'nın örnek uygulamalarının izinden gidilerek daha insani ve sürdürülebilir çözümler üretilmesi gerektiğini vurgular.